"Yelkovanın hızına yetişemiyor çokça zaman zavallı akrep. Yelkovan hızla koşup döne dursun çemberi, akrep bir arpa boyu yol alamıyor bu zaman yarışında. Ona hiçbir zaman yetişemeyeceğini anlayınca, iyice bir savsaklıyor akrep, kızdırıyor yelkovanı… Yelkovan bu, durmak nedir yorulmak nedir bilmez! İttirmeye başlıyor arkasından akrebi. Bir müddet sonra sırtlıyor onu. Taşıyor bir an için… O an, yelkovanla akrebin kucaklaşma anıdır işte… Birbirlerine muhtaçlıklarını, ayrı düştüklerinde yoksunluklarını ve aslında birbirlerini tamamladıklarını anladıkları an… Biri olmazsa diğerinin hiçbir anlam taşımayacağı gerçeğiyle yüzleştikleri an… Zaten doğru değil midir ki hep çalışan, mağrur yelkovandansa, yorgun, tembel, yavaş akrebin isminin daha bir sıklıkla zikredildiği? Birbirlerine bağlı olmasalar, kıskançlıktan birbirlerinin gözünü oyarlardı herhalde. Ama ne mutlu ki farkındalar; Akrep ölürse yelkovan da ölecek, yelkovan ölürse akrep de can verecek… Akreple yelkovanın aşksa aşkı; sadakatse sadakati; mecburiyetse mecburiyeti böyle bir şey işte… Doğru bir ifadeyle; “VARLIĞI YAKAN, YOKLUĞU YOK EDEN” bir bağlılık…"
'Yelkovan ömrümün sonuna geldim' demiş kız bu yazıyı okurken. 'Artık Akrep olmadan yoluma devam etmek zorundayım başka zamanda, başka yerde.' Soğukkanlı olmaya çalışıyormuş mümkün olduğunca. 4 yılın dolmasına 1 ay kala, bunun bi gün olacağını bile bile o günün bugün olması, yine basit bir sebepten hem de beraber çektikleri fotoğrafları oğlandan alırken bir sorun çıktı diye tartışmaya başlayıp kavga sonucu ayrılmaları... 'Şu an bunları değil sınavlarımı düşünmeliyim' demiş. Farkındaymış oysa sadece düşüncelerini bastırmaya çalıştığının. O ara 'Nerden de psikolojik danışmanlığı seçtim kendime bile hayrım yok benim' diye düşünmeden de edememiş.
Kim bilir oğlan ne haldeymiş...
şimdi nasıl peki o kız toparladı mı? Oğlan ne yapmış bi haber aldı mı?
YanıtlaSiltoparlamasına gerek kalmadan çok güzel gelişmeler oldu akşama 3.part geliyo :)
Sil